Hoşbeş Durumları #1
İyi Geceler!
Şu saatler biraz eteğimdekileri dökeyim istedim. Hepimizin hayatı biraz engebeli hiçbirimiz tam anlamıyla kolay yollardan geçmedik, geçmiyoruz. Bazen yaşadıklarımızı sindirmemiz zor olur bazen de sindiremediklerimizle birlikte yaşamayı öğreniriz. Ya da öğrenmiş gibi yaparız filan. Biraz da bu nedenle yazıyorum şu an aslında. İçimde tuttuklarım dağ olmasın, dertleşelim diye işte. Velhasıl bir insan hayatı neleri taşıyabilir, neleri kaldırabilir? Tahmin edemeyeceğimizden çok aslında. Bir olay olunca bunu taşıyamıyorum demek bu yüzden çok yanlış. Öyle bir taşınıyor ki bu da hayatın sanırım bize cevap verme şekillerinden birisi. Dünyevi algılarımız yüzünden taşıyamazmışız gibi geliyor. Neyden kaçarsak, korkarsak muhakkak dönüp bize de uğruyor. Kaçtığımız, korktuğumuz ya da adı her neyse işte başa geliyor. Arkadaşlarımı, ailemi çok sevdiğim için hep kaybetmekten korktum. Çünkü hayatımda onları kazanmak için çok uğraşmıştım. Benden gitmesinler istiyordum. Onlarsız olmam sanıyordum. Kısacası taşıyamam sanıyordum. İnsanlar nelerle sınanıyordu da bir ben sanki dünyanın yükünü taşıyordum ya da onun gibi bir şey. Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Benden gitmesin istediğim arkadaşlarım benden gittiler, onlarsız yapamam sandığım ailem şimdi paramparça. Korktuğum işte :) Şu zamana kadar (az buz bir zaman değil hani :) ) gerçekten tek isteğimdi birilerinin hayatımda hep olması. Her şey alışmakla ilgili aslında. Ben de alışmışım işte sonradan fark ettim. Alışkanlıklarımızdan vazgeçersek kötü olacağımızı düşünüyoruz. Bu kaybetme korkusu alışkanlık haline getirdiklerimiz aslında diye düşünüyorum. Benim alışkanlığım terk etme duygusuyla beraber hareket eden düşüncelerimin tümü. Kötü alışkanlıklarımdan,alışkanlıklarımızdan kurtulmamız ne kadar zor olursa o kadar tecrübeleniriz fikrimce. Tecrübelenmemiz ve kurtulmamız dileğiyle...

Yorumlar
Yorum Gönder